Girişimciliğin Bize Öğrettikleri

Kendi işimi ilk kurduğumda girizgahtaki gibi bir durumla karşılaştığımda panikler, oraya buraya saldırır ve bir çözüm bulmak için bütün günümü ve enerjimi bu işe harcardım.

Bugün ise birkaç kararlı ve birbiriyle tutarlı telefon ve/veya e-posta trafiğiyle bunu aşar oldum. Sonrasında verdiğim örnekler için de benzer yollar izlemeye başladım. Öncelikle ses tonunuzun ve kendinizin sakin olması çok önemli.

Karşınızdaki kişi (eğer sizi aldatma niyetindeyse) bunu birkaç kritik noktaya atıştan sonra anlayabiliyorsunuz. Cümlenin içinde mahkeme/avukat gibi sözcükler geçirmek bile karşı tarafın niyetini size anlatmaya yetiyor. Biraz da karşı taraf odaklı konuştuğunuzda niyeti iyi olan ve gerçekten işinize saygı duyan kişiler de yapıcı olmaya başlıyor. Ancak niyet iyi görünmüyorsa yukarıda saydığım durumlarda hemen fire veriyor.

Bugün ise daha etraflıca düşünmeyi öğrendim ve bu sayede dört elle işime daha doğru yollarla sarılabiliyorum.

Ayrıntılı bilgi için aşağıdaki kaynakları önereceğim.

 

Kaynakça

http://futureleadnow.com/

https://www.edx.org/course/girisimcilik-102-musteriniz-icin-ne-mitx-15-390-2x-0

Lider Ol

Merhabalar,

Bugün sizlere yönetici ile lider arasındaki farklardan bahsedeceğim. Kimdir bu kişiler, nasıl görünürler ve onlar gibi olabilmek için neler yapmalıyız? Öncelikle yöneticiden başlayalım bakalım.

”Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi, idareci, menajer:“Yönetici ya bir kral, padişah, sultan veya seçimle gelen parlamentodur” demiş Türk Dil Kurumu. Ne güzel söylemiş. Kısaca yönetici yönetir demiş. İşi bu, yönetmek. İdare etmek. Yönetici olmak için çok çalışmanıza, iyi bir üniversite okumanıza ve yabancı dil bilmenize gerek yok. Bildiğimiz bir örnek vermektense, dedemin sevdiğim bir sözünü yazmak isterim. Yönetici dediğin apartmanda olur der hep. 

Gelelim lidere. Türk Dil Kurumu tek kelime ile açıklamış. ” Önder ”. Evet lider öndere denir. Liderlik edebilmek için yol göstermeniz gerekir. İçerisinde bulunduğunuz toplumu her zaman ileri götürecek şekilde hareket etmeniz gerekir. Toplumun huzura ve özgürlüğe kavuşabilmesi için canınızı ortaya koymanız gerekir. Öyle bir iki defa da değil. Her an yeni şeyler öğrenip, bunları topluma öğretmeniz gerekir. Bir sürü yabancı dil bilmeniz ve kendinizi çok geliştirmiş olmanız gerekir. Mesela ileri derecede Fransızca ve İngilizce bilmeniz gerekir. Doğayı çok sevmeniz gerekir. Ülkenin hayvanlarını, ağaçlarını, taşını, toprağını canınız gibi sevmeniz gerekir. Tabi eğlenmesini de, eğlendirmesini de bilmeniz gerekir. Kısaca lider olmak için hep bir şeyler gerekir. Bu sefer bildiğimiz bir örnek ile yazıya son vermek istiyorum.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Lider olmak adına bir yazı daha okumak isterseniz,

http://www.kigem.com/lider-olmak-isteyenlere-tavsiyeler-.html

Lider nasıl olunur kimi örnek alacağız diye hala soruyorsanız Türk Tarih Kurumu o liderin hayatını şöyle paylaşmış,

http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=87

SWAG!!

 

Son

Projenizin hangi aşamasında olursanız olun denemeye devam edin. Girişimcinin b planı olmaz ! Hep a planı için çalışıp uğraşacağız ama farklı yöntemlerle. Denemekten hiç yılmadan , vazgeçmeden devam edeceğiz.

Bir girişimciyi başarıya götürecek olan şey hiç vazgeçmemek ve değişime direnmemek

vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir.

kazanan olmanız dileğiyle,

Derya Ağırlar

Girişimciler İçin Koçluğun Önemi

Girişimcilik dünyasının akıl almaz büyüklükte bir alan olması, girişimcinin belirli alanlarda kafasının karışmasına neden olmaktadır. Girişimcinin yapacağı iş fikrine odaklanması bu fikri en yalın hale getirmesi süreçleri çokta kolay geçmemektedir. Bugün istatistik bilgilere de baktığımızda her 2 startuptan biri kapanmaktadır.
Girişimciliğe başlarken nereden ve nasıl başlayacağını bilmek elbette ki girişimciye hem zaman hem de para kazandıracaktır. Girişimcilikle ilgili bir girişimcinin, fikrine yönelik bir çok alanda bilgi sahibi olması beklenirken bir çok alanda fikir ve bilgi desteğine ihtiyacı olacaktır. Tam da burada aklımıza belirli konularda deneyim sahibi olan mentorlar ya da koçlar gelmektedir. Mentorlar ve koçlarla çalışmak, bir girişimcinin en önemli ihtiyaçlarında birisidir aslında. Girişimci yaşayacağı motivasyon kayıplarını veya danışılması gereken konular koçuyla birlikte aştığında başarıya daha kolay ulaşabilmektedir.

kızgınlık üzerine

Bugün özellikle kızgınlık üzerine yazmak istedim. Çünkü kızgınım.İnsanlarla etkin iletişim kurabilmek için ilk adım anlamak, ikincisi de anlatmaktır. Çok basit bir şekilde etkili iletişim anlaşmak üzerine inşa edilmiştir. Anlaşmak için kişi önce kendini, sonra karşısındaki kişiyi anlamalı; daha sonra da duygu ve düşüncelerini ona etkili bir biçimde anlatabilmelidir. Kızgınım çünkü insanlar genel anlamda çıkarları doğrultusunda herşeyi çarpıtma eğilimleri var .İşlerine geldiği gibi yorumlama eğilimleri var .Çıkar ilişkisinin etkisi kapsamında daha çok fayda veya başarı geleceğine daha çok çaba harcanabiliyor veya hatalarına karşı çok daha müsamaha gösterilebiliyor. Hayatın adaletsiz olduğunu ,insanoğlunun bencil olduğunu ,çıkarcı olduğunu biliyorum. İçimdeki gerçekçi kişilik neden hala bu tarz meselelere kızdığımı veya şaşırdığıma inanamıyor. Diğer hayalci bense hala umut ,hala insanlık için hayalleri ve inançları var . Aslında hayata karşı son derece pragmatist yaklaşmak lazım. Ama bunun insanı sadece geçici süre mutlu edeceğini söyleyebilirim. İnsanlardaki iç ses aslında bütün doğruları biliyor. Yalan söyleme, eşini aldatma, insanları kandırma, çalma,sahtekarlık yapma diye iç sesimiz hep bizi uyarıyor. Ama çoğu zaman göz ardı etme eğilimimiz vardır. Şeytana uydum vallahi aklımdan bile geçmiyordu diye bütün suçu aslında suçu olmayan bir varlığa yükleriz.
Hareketlerimizin sorumluluğunu üstlenmeniz dileğiyle

Girişimcilik ve Teknoloji

Girişimci kimse, teknolojiyi yakından takip etmeli, nimetlerinden faydalanmalıdır. Teknolojiyi sıkı takip eden bir girişimci, cebinden fazla harcama yapmadan, sistemini çalışır hale getirebilir ve tanıtımlarına başlayabilir. Hatta öyle ki telefon sistemini bile aktif hale getirebilir. Girişimcinin yapacağı iş kadar, vermiş olduğu kurumsal izlenimi de önemlidir. Mesela satacağınız somut bir ürün değilse, satmak istediğiniz ürünü güzel gösterecek olan sizin duruşunuz ve çizdiğiniz kurumsallıktır aslında. Firma veya kişi sizi cebinizden değilde, firmanızdan aradığında karşı tarafta bırakacağınız izlenim daha doğru olacaktır. Teknolojiyi kullanarak yani “Bulutfon” gibi uygulamaları kullanarak mobil bir telefona sahip olabilirsiniz.

Ürün kadar, görsellikte önemlidir. Bu görsellik firmanın görselliğidir. Yani kurumsal kimlik çalışmaları ve websitesi gibi konulardan geçer.

Batan Girişimcinin Malları

Süper bir fikriniz vardı.. Çalışıp çabalayıp bu fikri projelendirdiniz , ve günler geceler süren uğraşların sonunda projenizi hayata geçirdiniz. Tebrikler artık bir girişimcisiniz ! Şimdi kısıtlı bütçeler, riskler, rakipler, müşteriler, planlar, satışlar, reklamlar, hedefler gibi uğraşmanız gereken onlarca yeni konunuz var.. ve bunları yaparken batırmamanız gereken bir işletmeniz. Batan geminin malları misali hayallerinizi hüsrana dönüştürüp birilerine altın tepside sunmak istemiyorsanız işte size birkaç öneri ;

1. Nakit Akışını Yönetememek:

Şirketlerin büyük bir kısmı için tartışmasız en önemli sorun nakit akışının düzenlenememesidir. Nakit akışı, şirket faaliyetleri ile ilgili nakit girişleri ile çıkışları arasındaki ilişkidir. Bir şirketin kaynaklarını nerelerde kullandığını ve ne kadar kaynağa ihtiyacı olduğunu görmesini sağlar. Nakit akışı bozulduğu takdirde likidite problemleri oluşur, şirket ödemeleri ve doğal olarak faaliyetleri aksar.

Burada geçen nakit ifadesi kar ile karıştırılmamalıdır. Nakit kar elde edebilmek için gereken bir araçtır ve karlı şirketler de nakit akış problemleri nedeniyle iflas edebilirler. Nakit yönetimi yalnızca yeni şirketlerin problemi değildir, bu sorun her büyüklükteki şirkette görülebilir.

2. Büyüme Stratejisine Sahip Olmamak:

Yeni girişim dönemini atlatmış, ürününü ya da markasını kabul ettirmiş, iyi bir pazar oluşturmuş bir şirket istese de istemese de büyüme sürecine girecektir. Şirketin büyüme ihtiyacı ile beraber yönetim, personel, üretim ve finans alanlarında da önemli değişikliklere gitmesi gerekecektir. Genellikle şirket yönetiminin farklı boyutta işlerin aynı yöntemlerle devam edebileceğini düşünmeleri şirketin sonunu getirebilir.

Aynı zamanda satış, ortaklık ya da halka açılma gibi alternatif finansman kaynakları kullanılırken yapılan zamanlama hataları da şirkete oldukça zarar verebilir. Bu nedenle, ilgili finansman kaynaklarının da büyüme stratejisinin içinde doğru değerlendirilmesi gerekir.

3. Aşırı Özgüven ya da Özgüvensizlik:

Bu madde daha çok yönetim sorunu olarak özetlenebilir. Aşırı özgüven hataların görülmesini engeller. Özellikle büyüme aşamasına geçmiş şirketlerde, başarı duygusunun verdiği psikoloji ile ısrarla alınan yanlış kararlar tehlikeleri de beraberinde getirir. Şirket içinden ve dışından alınan bazı sinyaller görmezden gelinir, örneğin olumsuz pazar araştırmalarına rağmen yeni bir ürünün ısrarla pazara sunulması gibi sorunların kaynağında bu tip yönetim problemleri yatmaktadır.

Bir şirket yönetimi için aşırı özgüven ne kadar tehlikeliyse özgüvensizlik de bir o kadar başarısızlığı hızlandıracaktır. Sonuç olarak, işletmenin risklerin olmadığı bir ortamda faaliyet göstermesi mümkün değildir. Gerekli koşullarda özgüvensizlik nedeniyle kritik kararların alınamamasının bedelleri ağır ödenebilir.

4. Yeniliklere Uyum Sağlayamamak:

İş dünyası sürekli değişim halindedir, 10 yıl öncesinin iş dünyası ile bugün arasında onlarca önemli farktan bahsedilebilir. Dijital yaşamın iş dünyası için bu kadar önemli olduğu bir dönemde işin internet ortamına taşınamaması, ya da satılan ürün ile ilgili değişen trendlerin takip edilmemesi sonucu oluşan adaptasyon sorunları şirketlerin batma sebepleri arasında sayılabilir. Belki 10-15 yıl önce bu şekilde kaybedilen zaman ve müşteri telafi edilebilirken artık aynı hızda adaptasyon mümkün olmayabilir. Nokia ya da blackberry gibi dev bir firmanın akıllı telefon/tablet pazarına ayak uyduramaması sonucu büyük sıkıntılar yaşadığını unutmamak gerekir.

5. Tek Adam Olmak ya da Ortaklık Sorunları Yaşamak:

Ülkemizde şirketlerin büyük kısmı aile şirketi olarak faaliyet göstermektedir. Kurumsallaşmanın başlatılmadığı bu tip şirketlerde yönetim bir ya da birkaç aile büyüğünün elindedir. Kurumsallaşmanın gecikmesi, yani sorumlulukların devredilmesi geciktikçe beraberinde şirketin sorunları da büyümeye başlar. Genellikle bu sorun şirket sahibinin işin en büyük parçası olması, bütün sorumluluğu üstlenmiş olması ve kendisinden sonra işi devredebileceği birinin olmaması durumunda yaşanır. Bu durumda ya şirket sahibi “tükenir” ya da işletme çevresindeki bir çok fırsata tepki veremez hale gelir.

Derya Ağırlar

Renkler ve Logolar

Renklerin Psikolojik Etkileri, insanda meydana getirdikleri hislerle ilgilidir. Her renk insanda farklı duygular uyandırır. Kimi renkler insanı sakinleştirirken kimileri heyecanlandırır, bazı renkler kendine güveni arttırırken bazıları da içe kapanıklığı arttırabilmektedir. Birbirine yakın renklerin etkileri de birbirine benzemektedir. Okumaya devam et